Siyasi kültür ve küreselleşme
Şehirlerin oluşmasında insan tartışmasız birinci faktördür. Fiziki anlamda gelişmesi ile coğrafi özellikleri, o şehrin şehir olabilmesinde ikinci ve üçüncü plandadır. Şehirleri yapılandıranların insan olduğu göz önüne alınarak insan üzerinden şehirleri konuşmak ve proje üretmek bir gerekliliktir.
Siyaset ise hükümet etme, halkın idare edilmesi, kamusal alanın düzenlenmesi gibi anlamlarıyla zihinlerimizdedir. Siyasetin amacı insanları idare etmek, insanların mutluluğunu, refah ve kalkınmasını sağlamak, sosyal adalet ve dayanışmayı gerçekleştirmektir.
İnsanlık tarihi boyunca hiç kesintisiz var olan, kuşaktan kuşağa uygun yöntem ve tekniklerle aktarılabildiği ölçüde toplumsal devamlılığı sağlayan kültür ise bir öğrenme ürünüdür. Eğitim ve öğretim etkinliklerinin temel işlevlerinden birisi de kültürel mirasın yeni kuşaklara aktarılması işidir. Kültür ve kültürel değerler toplumdan topluma değişiklik gösterdiği gibi, aynı toplum içinde de zaman zaman değişiklik arz edebilir. Toplumları farklı kılan temel değerler kültürel yapı ile ilgilidir.
Bir milletin kültür seviyesi yükseldikçe siyasi olarak da yükseldiği bilimsel bir gerçek olarak karşımızdadır. Bu seviyenin yükselmesiyle kuvvetli bir devlet oluşurken medeniyet de doğmaya başlar, ki toplumun hızla medenileşmesi kültürünü de etkileyebilir. Kültürü güçlü olan toplumlar her zaman galip gelir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız kavramlardan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Bir siyasi sistem içinde işleyen değerler bütünüyle siyasi kültür kavramını ortaya çıkarır. Bir toplumun siyasi kültürü toplum üyelerinin hükümet, siyasi parti, anayasa, meclis karşısındaki tutumu, anlayışı ve eğilimlerinden meydana gelmektedir. Demokrasiyi diğer bütün yönetim biçimlerinden üstün kılan özelliklerden biri, belki de en önemlisi, insana sadece insan olduğu için değer vermesidir. Barışçı ve istikrarlı bir toplum, özgürlükler ve adalet ancak demokrasi altında hayat bulabilir. Bugün yaşadığımız tüm sorunlara karşın bize eşit, özgür ve mutlu bir hayatı sadece demokrasi vadetmektedir. Siyasetin ve bilim dünyasının payına düşen ise gerçekleşmesi için bu vaadin önünü açmaktır. Bunun için bilgi ve teknoloji üretme yetkinliğimizi hızla geliştirmeli, ülkemizin rekabet gücünü yükselterek dünya bilimine anlamlı katkılarda bulunmalıyız. Kültür değerlerimizi korurken onlara evrensellik katabilme kabiliyeti kazanmalı, uluslararası alana taşıyabilmeliyiz.
Bir toplumun siyasi ideolojisi, kimliği, kurumsal yapısı, halkın köklü değerleri ile ilgili konuları daha iyi anlamak ve incelemek için ortaya atılan siyasi kültür kavramı toplumun ilişkiler dokusunu etkilediği gibi aynı zamanda siyasi süreci de belirli ölçü¬de biçimlendirip anlamlandırmaktadır. O nedenle siyasi kültür, toplumun genel kültür yapısının da bir parçasıdır.
Kültür kavramına tekrar göz atacak olursak, toplumun hayatını kolaylaştıracak bilgi birikimi, hayat biçimi ve davranış özeliklerini; medeniyetin ise biraz daha cisimleşmiş, somutlaşmış kültür ürünlerini temsil ettiğini söyleyebiliriz. Diğer bir yaklaşımla medeniyet, bir anlamda maddi kültürdür. Ayrıca toplumların, hedeflerine ulaşmak için birer araç olarak kullandıkları görece evrensel, sosyal, hukuki ve ticari kuralları da medeniyetin bir parçası sayabiliriz. Kültür ile medeniyet arasında temel olarak bir fark söz konusudur.
Kültür, toplumları farklılaştıran bir özellik taşıması bakımından millî bir içeriğe sahiptir. Buna karşılık medeniyet, bütün toplumların katkıda bulunduğu ve sahiplendiği, uluslararası değer kazanmış evrensel kültür içeriklerinin bütünüdür. Yani bir diğer anlamıyla küreselleşmedir. Küreselleşme, ülkeler arasındaki iktisadi, sosyal, siyasal ilişkilerin gelişmesi, farklı toplum ve kültürlerin inanç ve beklentilerinin daha iyi tanınması, uluslararası ilişkilerin yoğunlaşması gibi birbiriyle iç içe geçmiş birden çok konuyu kapsamaktadır. Teorik ayrıntılara girmeden küreselleşmenin siyasi, ekonomik ve kültürel boyutları olduğuna dikkat çektikten sonra bugün küreselleşme olgusuyla karşı karşıya olduğumuzu hatırlatmakta yarar görüyorum.
Kültürel değerlerimizi yaşatmak amacıyla bu değerlere yaşantımızda yer vermeli diyor, değer yargılarımızla örtüşen bir hayatımızın olması dilekleriyle yazımı noktalıyorum.
Nevzat PAKDİL
Kahramanmaraş Milletvekili
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı