KARAR MİLLETE BIRAKILMALIDIR
MECLİSİMİZDE ANAYASA MESAİSİNİN YENİDEN BAŞLAMASI UMUT VERİCİDİR. TÜRKİYE’Yİ DAHA DA GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE GELECEĞE TAŞIYACAK DÜZENLEMELERDE SON SÖZÜ MİLLETİN SÖYLEMESİ ESAS OLACAKTIR
Cumhuriyetimiz geçtiğimiz ay 93’üncü yılına ulaştı. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı büyük bir coşkuyla kutlarken 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletimizin sergilediği iradeyi bir kez daha şükranla andık. I. Dünya Savaşı’nın ardından düşman çizmelerinin insafına terk edilmiş Anadolu’yu sahipsiz bırakmayan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının bin yıllık Türk-İslam vatanının bir karış toprağını bile feda etmemek üzere yola çıkarken kuşandıkları azim ve kararlılık milletimizin bilinçaltında derin izler bırakmıştır. Mağlubiyetlerden, yabancı devletlerin baskısından usanan bir milletin yaklaşık 100 yıl önce yazdığı bağımsızlık destanının sadece tarih kitaplarında kalmadığı 15 Temmuz gecesi bir kez daha görülmüştür. Aynı millet, aradan bir asır geçtikten sonra bağımsızlığı için yine canını ortaya koymayı bilmiştir.
Kurtuluş Savaşı sona erip vatan düşmanlardan temizlendikten sonra, Millî Mücadele’yi başarıyla yönetmiş olan Gazi Meclisimiz Türkiye’nin idare biçiminin cumhuriyet olduğunu ilan etmiştir. Savaş şartlarında bile demokrasinin kazanımlarından taviz vermeyen, zaferden sonra yönetim sisteminin millet iradesine dayalı cumhuriyet olduğunu karara bağlayan Meclisimizin dünya demokrasi tarihindeki yeri ve önemi tartışma götürmez. Tarih, dönemin şartlarında demokratik kurumları işletmek için sarf edilen iyi niyetli çabalara da şahittir. Ne var ki gerek dünya siyaseti gerek içerideki koşullar çok partili parlamenter demokrasiye geçiş sürecini yavaşlatmıştır. Çok partili dönem ise askerî darbelerle kesintiye uğratılmış, millet iradesi 10 yılda bir askıya alınmıştır. Meşrutiyetten cumhuriyete, tek partili sistemden çok partili rejime geçişler, doğan ihtiyaçların sonucudur. Bir önceki dönemin yöntemleri yeni çağın meselelerini çözmekte yetersiz kalınca yeni çareler üretmek zaruridir. Ülkemiz bugün böyle bir sürece girmiştir. Cumhurbaşkanını halkın seçmesinin önünü açan anayasa değişikliğinden sonra fiilî durum, seçimin birinci turunda yüzde 50’nin üzerinde oy alan Cumhurbaşkanı’nın yetkili ancak sorumsuz bir konumda icraat yapması sonucunu doğurmuştur. Halkın yönetimi anlamına gelen cumhuriyetin bir gereği olarak mevcut şartlar altında, fiilî duruma uygun yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktır. Milletin karşısına yürütmenin yetki, görev ve sorumluluklarını belirleyen, buna bağlı olarak parlamentonun işleyişini düzenleyip yargı bağımsızlığını teminat altına alacak yeni anayasa taslağıyla çıkmak artık tarihî bir görev kabul edilmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde anayasa mesaisinin yeniden başlaması umut vericidir. Parti temsilcilerinin üzerinde anlaştığı değişiklik paketinin, yeni anayasa hazırlanması hususundaki mutabakatın temelini teşkil etmesini temenni ederim. Türkiye’yi daha da gü.lü bir şekilde geleceğe taşıyacak düzenlemelerde son sözü her zaman olduğu gibi yine milletin söylemesi ise esas olacaktır.
TBMM’de temsil edilen dört siyasi partinin grup başkanvekillerinin ortak önergesiyle kurulan 15 Temmuz FETÖ/PDY Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu geçtiğimiz ay çalışmalarına başladı. Komisyon’un hakikatleri ortaya çıkarma ve kamuoyunu bilgilendirme sürecinde siyaset, bürokrasi, basın ve sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere birçok alandan isimleri dinleyerek hazırlayacağı raporun Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde bir kilometre taşı olacağını umuyor, Komisyon üyelerine başarılar diliyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ilk Meclis Başkanımız ve ilk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 78’inci yıldönümünde saygı, şükran ve rahmetle anıyorum.