Türk Parlamenterler Birliği’nden vatandaşlara itidal çağrısı…
Pakdil; “Türkiye’nin barışa ve huzura ihtiyacı var”
“KARDEŞLİK HUKUKUNA ZARAR VERECEK, TAVIR VE DAVRANIŞLAR UZAK DURMALIYIZ”
Nevzat Pakdil, “Türkiye, toplumsal çeşitlilik konusunda engin bir tecrübeye sahiptir. Türk insanının yaklaşık iki yüz yıl önce başlayan çoğulculuk ve demokrasi temelli modernleşme çabaları, son on yılda siyasi ve ekonomik alanlarda gerçekleştirilen köklü reformlarla daha da ivme ve etkinlik kazanmıştır. Yapılan çalışmalarla bir anlamda ‘temsil eden devlet’ ile ‘temsil edilen halk’ arasındaki kamusal diyalog kanalları genişletilmiş, devlet kendi güvenliğini toplumun huzur ve refahına bağlı olarak pekiştirmiştir.”
Türkiye’nin Çözüm Süreci ile birlikte yakaladığı sevgi iklimini ve kardeşlik hukukunu bozmaya yönelik tüm hareketlerin bu memleketin kalkınmasına, huzuruna ve güvenine zarar verdiğini ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı Nevzat Pakdil, “Demokratik sistemlerde hesap sorma mekanizması sandıklardır. Seçim sandıklarının dışında aranan çare ve çözümler dikta ve darbe yönetimlerini getirir. Türkiye ne çektiyse bu tür yönetimlerden çekmiştir” dedi.
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, “Türkiye, toplumsal çeşitlilik konusunda engin bir tecrübeye sahiptir. Türk insanının yaklaşık iki yüz yıl önce başlayan çoğulculuk ve demokrasi temelli modernleşme çabaları, son on yılda siyasi ve ekonomik alanlarda gerçekleştirilen köklü reformlarla daha da ivme ve etkinlik kazanmıştır. Yaptığımız reformların temel amacı halkın hayat standartlarını yükseltmeye ve sosyal uyumu teşvik etmeye yönelik olmuştur. Yapılan çalışmalarla bir anlamda ‘temsil eden devlet’ ile ‘temsil edilen halk’ arasındaki kamusal diyalog kanalları genişletilmiş, devlet kendi güvenliğini toplumun huzur ve refahına bağlı olarak pekiştirmiştir. Yine de demokrasinin kapsamını genişletmek için hâlâ atılması gereken adımlar var. Böyle bir ortamda toplumu gererek yeni kazanımlar elde edilmez. Sokakların savaş alanına çevrilmesi, kamu ve özel sektör mülkünü kırılıp talan edilmesi, kardeşlik hukukunu bozar. Oysa bizim şu anda en çok ihtiyacımız olan şey sevgi ikliminin oluşturulmasıdır” dedi.
“KARANLIK GÜÇLERİN OYUNLARINA ALET OLMAYALIM”
Derin yapıların Türkiye’nin şeffaflaşmasından, gelişmesinden ve değişmesinden rahatsız olduğunu, bu dönüşümü engellemek için vatandaşlarımız temiz duygularını kullanmaktan geri kalmadığını ifade eden Nevzat Pakdil, “Halkımız provakatif eylemlere alet olmamalıdır. Yönetimde yanlışlar görüyorsa, yöneticilerin yaptıklarını tasvip etmiyorsa buna verilecek en güzel cevap seçim sandığıdır. Demokrasilerde seçim sandığının haricinde aranacak tüm çözümler insanlarımızın hayrına değildir. Buradaki çözüm süreci Türkiye’ de kabul görmüştür. Türk milleti bütün unsurları ile birlikte bunu kabul etmiştir. Doğusu, batısı, kuzeyi ve güneyi ile çok yüksek oranda çözüm sürecine destek veriyor. O yüzden bütün milletime canı gönülden teşekkür ediyorum. Ama bu Taksim’deki olan olaylar, ideolojik bir yaklaşımı sergiliyor. Burada insanlarımızı karşı karşıya getirmek isteyenler var. Buna müsaade etmemek gerekiyor” şeklinde konuştu. Pakdil konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Korkuyla, baskıyla halkları yönetmek devri bitmiştir. Devletin yegâne varlık sebebinin, halkının meşru arzu, talep ve beklentilerini karşılamak olarak tanımlandığı bir anlayış ortaya çıkmıştır. İşte modern devlet kavramının özünde de bu anlayış yatmaktadır. İnsanlarımızın istekleri bizim için çok önemlidir. Bu istekler meşru yollardan istenecek, değerlendirmesi de mutlak surette yapılacaktır. Sokak olayları, yıkıp dökmek bir istek türü değildir. Meşru isteklere karşı yapılan masum eylemlerde de güvenlik güçleri şiddet göstermemeli ve orantısız güç kullanmamalıdır. Ama burada polise taş atmak, başka bir kısım kesici, delici aletlerle birlikte saldırmak, bunlar hoş şeyler değildir. Bizim burada kardeşliğe ihtiyacımız var. Bunların hepsi medeni ölçüler içerisinde yerine getirilebilir. Mevzuata riayet ederek her türlü gösterinizi yapıp fikirlerinizi düşüncelerinizi söyleyebilirsiniz. Fakat tekrar etmekte fayda var; Türkiye buna benzer olayları yarım yüzyılı aşkın süredir görmüştür, yaşamıştır. Düşünülmeden atılan adımlar, yapılan eylemler çoğu zaman karanlık güçlerin emellerine yaramıştır.”