Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Nevzat Pakdil, taşıdı..
TBMM, MYANMAR’DAKİ VAHŞETE DUR DEMEK ELİNDEN GELENİ YAPACAK
Myanmar’da yaşanan vahşete dünyanın sessiz kaldığını ifade eden Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve KahramanmaraşMilletvekili Nevzat Pakdil, “21. yüzyılda büyük devletler “insan hakları,demokrasi, eşitlik” sloganlarını atmaktan çekinmemekle beraber, dünya üzerinde halen devam etmekte olan ihlalleri ve ihlalcileri göz ardı etmektedir. Hatta kendi dinamikleri içerisinde insan hakları ihlallerine göz yummakta, benzer olaylarda zaman zaman farklı tavırlar takınmaktadırlar. Dünyada şu anda bu ihlallerin en ağırı Myanmar’da yaşanmaktadır. Türkiye, büyük devlet olmanın bir gereği olarak dünyanın neresinde olursa olsun insan hakları ihlallerini yakından takip etmekte ve çözüm yolları aramaktadır” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna Myanmar’daki vahşeti gündeme taşıyan TPB Genel BaşkanıNevzat Pakdil komisyonda yaptığı konuşmada, “Son iki yılda, Budistlerin Müslümanlara yönelik zulüm ve cinayetleri, Rohingya (Arakan) eyaletinde yaşanan Müslümanların evlerine saldırmakla iyice büyüdü. Son bir hafta içerisinde iki cami ve üç köyün yakılması ile başlayan olaylarda binlerce Arakanlı canlarınıkurtarmak için ormanlara kaçmak zorunda kaldılar. Bütün bunlar, Müslümanların etnik temizlik faciasının eşiğine geldiğinin göstergesidir” şeklinde konuştu. Pakdil, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Arakan’da çözümün sadece Myanmar Devletinin tek başına ele alınabileceği bir durum olmadığını, Myanmar tarihi ve son yaşanan olaylar ortaya koymaktadır. Arakanlı Müslümanların, Myanmar Devletinin tek etnik yapısı olmamakla birlikte, diğer etnik yapılardan ayrıldığı önemli bir nokta vardır. Merkezi Myanmar hükümeti nezdinde Arakan’ı diğerlerinden çok daha ‘ayrılıkçı’ bir konuma iten bu konu Arakanlıların dini aidiyetleridir. Her ne kadar, Arakan’da Budist Arakanlıların varlığı gerçekse de, tarihsel ve kültürel olarak Müslüman olan grup tek başına ele alınmalıdır.
Arakanlı Müslümanların sorunlarına nasıl çözüm bulunabilir sorusunun havada kalmaması da önem arz etmektedir. Çünkü Arakanlılar en azından son yüzyıllık tarihlerinde sürekli mağduriyete uğrayan, olmadık işkencelere tabi tutulan, vatan topraklarını terke zorlanan bir etnik unsurdur. Ülke genelinde hissedilen değişim ortamını kendi gelişim evresine terk etmeden, Arakanlıların ülke içindeki muhalif siyasi oluşum ve ülke dışında da uluslararası kurumlar ve özellikle de halkı Müslüman olan ülkeler ve bu ülkelerin üyesi oldukları kurumların acilen harekete geçmesi gerekmektedir.”
Arakanlı Müslümanların acil yardıma ihtiyacıolduğunu sözlerine ekleyen Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı veAcil müdahale ile Arakan Eyaleti’nde yaşayanların yanı sıra, Arakanlıların mülteci olarak bulundukları hem Bengaldeş’deki, Arakan- Bengaldeş sınırındaki, hem de Tayland ve Malezya’da acil temel insani ihtiyaçlarının, yani gıda, sağlık, eğitim vb. giderilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede insani yardımlarda kalıcı çözüm bulunması konusunda BM nezdinde acilen girişimler başlatılmalıdır. Ulusal, bölgesel ve uluslararası kuruluşların ‘insani yardım’ odaklı çalışmalarının acilen söz konusu coğrafyalarda faaliyetlere başlamaları ve bu faaliyetleri bölge halklarının kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar devam ettirilmesi gerekmektedir. Arakan sorununun uluslararası arenaya taşınmasında Türkiye’nin öncülüğü azami önem taşımaktadır
Arakanlı Müslümanların vatandaşlık haklarının olmaması, temel insani haklardan mahrumiyetlerini de beraberinde getirmektedir. Örneğin, etnik saldırılar karşısında, mağdur tarafın ulusal veya uluslararası kurumlar bazında haklarını araması bu çerçevede mümkün gözükmemektedir. Bu uygulamasıyla, Hiç kimse vatandaşlık haklarından mahrum edilemez’ diyen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Deklarasyonu’nun 15. Maddesi’ni ihlâl eden Myanmar Devletinin, vatandaşlık haklarını ‘gaspettiği’ Arakanlıları yerlerinden yurtlarından çıkarabildiği gibi, zorla işçi olarak da ülkenin herhangi bir yerinde çalıştırabilmektedir.”
Arakanlıların dini ve kültürel aidiyetlerin tanınması ve gündelik yaşamda pratiğe dökülmesinin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini ifade eden Pakdil, “Arakanlıların dini aidiyetlerinin ülkedeki Budist çoğunluktan farklılığı ve Hıristiyan unsurların uluslararasıHıristiyan kurumlarından aldıkları destekle kıyaslandığında kendi haline terk edilmişlikle malul olduğu görülür. Eğitim İmkânlarının hayata geçirilmesi gerekiyor. Arakanlı Müslümanların her türlü eğitim hakkından mahrumiyeti, ülkenin geleceği olan çocukların ve gençlerin mağduriyetine neden olmaktadır. Ailelerin ekonomik yoksulluk ve yoksunlukları kadar, Müslümanların sosyo kültürel yapılarına uygun eğitim kurumlarının yokluğu Arakanlıları yaygın eğitim faaliyetlerinden dahi uzak tutulmalarına neden olmaktadır. Ülke içinde serbest dolaşım ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi gerekiyor. Bir köyden diğerine, bir şehirden diğerine geçişhakkının ve seyahatin kısıtlanması örneklerinde olduğu gibi, ülke içerisinde dolaşım özgürlüğünün sınırlandırılması, çocukların gençlerin eğitim faaliyetlerin yararlanmalarının önündeki en büyük engellerden birini teşkil etmektedir” diyerek açıklamasını tamamladı.