Bu düzenleme, bu dönem içinde yapılmalı
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, Türkiye’de her kesimin yasası bulunduğunu ancak milletvekillerinin mali ve sosyal haklarına ilişkin yasal düzenleme olmadığını belirterek, ”Bu düzenleme, bu dönem içinde yapılmalı” dedi.
Pakdil, TBMM Başkanlığı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye’de halkın yaptığı sivil anayasa olmadığını belirterek, Meclis’in, ”yeni ve sivil bir anayasa”yı bütün partilerin mutabakatıyla milletin onayına sunması gerektiğini kaydetti
TBMM İçtüzüğü’nün, yasama organının çalışmalarını ciddi olarak aksattığını, Meclis’in verimini azalttığını anlatan Pakdil, yeni bir İçtüzük konusunda tüm partilerin anlaşmasının zor olmadığını vurguladı. İçtüzük değişikliğinin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu savunan Pakdil, tüm partilere ve milletvekillerine bu konuda görev düştüğünü söyledi.
Tüm kesimlerin yasası olmasına karşılık milletvekillerinin mali ve sosyal haklarıyla ilgili düzenleme olmadığını ifade eden Pakdil, ”Kanunu olmayan bir statüde, seçilmiş bir organın üyeleri olarak çalışıyoruz. Bu konuda bütün gruplar üzerine düşeni yapmalı. Bu düzenleme bu dönem içinde yapılmalı” dedi.
Sayın Nevzat PAKDİL’in konuşma metninin tamamı:
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; 2013 Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin yapacağı ve yaptığı bazı çalışmalara burada değinmek istiyorum.
Şu anda anayasa yapımıyla ilgili olarak bütün partilerimizin katıldığı komisyonun çalışmaları var. Türkiye’de şu an itibarıyla bizzat sivil temsilcilerin, milletvekillerinin ve halkın yaptığı bir anayasa yoktur. Sadece 2010 yılında, Meclisimizin aldığı referandum kararı ile halk oyuna gitmiş ve kabul edilmiş anayasanın küçük bir parçası vardır. Şunu ifade etmek isterim ki, bu Meclise yakışan husus, yeni bir anayasayı, sivil bir anayasayı bütün partilerimizin ortaklaşa çabalarıyla, mutabakatıyla milletimizin önüne getirmek ve milletimizin onayına sunmaktır.
İkinci bir husus, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nde yapılacak olan değişikliklerdir. Şu anda hakikaten, yasama çalışmalarında, mevcut İç Tüzük büyük problemler ihtiva etmektedir ve Meclisin, yasama organının çalışmalarını ciddi ölçüde aksatmaktadır, Meclisimizin verimini düşürmektedir. Burada, daha önceden grupların müştereken yapmış olduğu bir çalışma vardır ve şu anda da AK PARTİ grup başkan vekillerinin ve bir kısım milletvekili arkadaşlarımızın Meclise sunmuş olduğu İç Tüzük değişiklik teklifleri mevcuttur. İç Tüzük’ümüzü değiştirmek, Meclisimizi daha verimli bir hâle getirmek için çalışmak hepimizin görevidir ve bunu yapacağımıza samimiyetle inanıyorum. Böylece, Meclis çalışmalarını daha itinalı, daha verimli ve daha saygın bir hâle getirebiliriz ve bu hususta her birimize düşen görevler vardır ve bu husus da anlaşmamız da çok zor olan bir husus değildir. Burada grup başkan vekillerimize, Meclis Başkanımıza ve parlamenterler olarak, milletin temsilcileri olarak bizlere de büyük bir görev düşmektedir ve bu olmazsa olmaz bir husustur ve bu çalışma mutlaka yapılıp neticelendirilmelidir.
Diğer bir konu, parlamenter diplomasi alanında yapılacak olan çalışmalardır. Bugün sadece hükümetlerin yaptığı veya bir kısım ülkelerde olduğu gibi, yetkili başkanların yaptığı çalışmaların dışında, parlamenterlerin yapmış olduğu siyasi çalışmalar da o ülkeler için son derece önem arz etmektedir. Bu vesileyle bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum: Kanada’dan gelen bir heyet Türk Parlamenter Birliğini ziyaret ettiğinde, orada daha önce milletvekilliği görevinde bulunmuş olan bir Kanadalı milletvekilinin söylediği şu konudur, diyor ki: “Ermeni yasa tasarısını -yani o şeyi, katliam veya soykırım, onların nitelemeleriyle, her neyse- kabul etmek bizim için çok olağan bir hâl gibiydi. Bizim önümüze geldi ve buna oy kullandık. Ben de olumlu oy kullandım. Ama daha sonra Türkiye’ye geldiğimde, bir kısım gerçekleri fark ettiğimde, o hususları araştırdığımda gördüm ki bizim yaptığımız iş doğru değilmiş. Bu sıradan bir olay değil. Yani bu olay tarihçilere bırakılacak, tarihçilerin ortaya koyacağı görüşlerle netleşecek olan bir hususmuş. Ama biz siyasiler olarak, bu konudan habersiz bu kararı aldık ve geçtik. Ama bugün, bu aşamada, geldiğimiz şu noktada düşünüyorum ki bu yaptığımız iş doğru bir iş değildi. Eğer bugün böyle bir husus önümüze gelecek olsaydı ve milletvekili olsaydım buna kesinlikle olumlu bir oy kullanmazdım.”
Aynı şekilde, Fransa Anayasa Mahkemesinin reddettiği o yasa tasarısı geldiğinde, bütün milletvekillerimizin, her partiden milletvekillerinin yapmış olduğu yoğun parlamenter diplomasiyle ve aynı zamanda Hükûmetin büyük katkılarıyla, sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla, Fransa Anayasa Mahkemesi gelmiş olan o yasa tasarısını iptal etti ve geriye gönderdi. Bu da parlamenter diplomasinin ne kadar önemli olduğunu bizlere gayet açık bir şekilde göstermektedir. O hâlde bizler bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz.
Diğer bir hususta da şunu ifade edeyim: Sayın milletvekilleri, herkesin bir kanunu var, kamu görevlilerinin var, sivil toplum kuruluşlarının var ama milletvekillerinin şu anda mali ve sosyal haklarını içeren bir kanunları mevcut değildir. Burada hepimize görevler düşmektedir. Biz, kanunu olmayan bir statüde istisnai, seçilmiş bir organın üyeleri olarak çalışmak mecburiyetinde değiliz. Bütün milletvekilleri olarak, bu konuyla ilgili olarak her birimiz, bütün gruplar üzerine düşen görevi yerine getirmeli ve bu dönem içerisinde, mutlaka, milletvekillerine, kendilerine özgü olan kanunu çıkarmalıyız.
Hepinize teşekkür ediyorum.