Yeni Anayasa için zamanımız daralıyor
Bilindiği üzere, demokratik olmayan süreç ve aşamalardan geçirilerek yürürlüğe konan 1982 Anayasası’nın zaman içinde yapılan kimi değişikliklere rağmen anti-demokratik ruhu ortadan kaldırılamamıştır. 1982 yılından günümüze kadar üzerinde değişiklikler yapılmasına rağmen, mevcut Anayasa geleceğin Türkiyesini kurmada en büyük engel olarak karşımızda durmaktadır. Başta insan hakları olmak üzere Türkiye’nin kalkınmasıyla ilgili pek çok konuda engeller koyan ve yamalı bohça haline gelen bu Anayasa’nın artık rafa kaldırılarak yenisinin kabul edilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Türk Parlamenterler Birliği olarak, toplumun tüm kesimlerinin geniş katılımı esas alınarak sivil ve demokratik yeni bir anayasanın hazırlanması için pozitif bir zemine sahip, temsil gücü yüksek ve zinde bir parlamentomuz olduğuna inanıyoruz. Türkiye’de ilk defa sivil toplum örgütlerinin ve halkın katılımıyla bir anayasa yapılacak olması, yeni anayasanın hazırlık sürecini aslında olumlu yönde etkilemektedir.
12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde bütün siyasi partilerimiz tarafından gündeme getirilen “yeni anayasa” konusu, seçim sonrasında da gündemin en önemli maddelerinden biri olmuştur. Yeni anayasa çalışmalarını yürütmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen dört siyasi parti (AK Parti, CHP, MHP ve BDP) Komisyon’a üçer üye bildirmiştir. 2011 yılından bu yana geçen süre içerisinde yeni anayasanın yaklaşık üçte birinde uzlaşma sağlanmış olması ümidimizi ortadan kaldırmamaktadır.
Önümüzdeki dönemde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı ilk kez halkımız seçecektir. Bu son derece önemli bir süreçtir. Fakat “seçilmiş başbakan ve seçilmiş cumhurbaşkanı yetki karmaşasına yol açar” tartışmalarını da beraberinde getirmektedir. Bu açıdan baktığımızda toplumun bütün kesimlerince benimsenecek, daha katılımcı, şeffaf ve demokratik bir anayasayı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce TBMM’den çıkarma gibi bir mecburiyetimiz bulunmaktadır.
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan dergimize verdiği röportajda “Mevcut Anayasa, terör örgütünün eline çok büyük istismar imkanları veren bir anayasadır. Terör örgütü yıllar boyunca bu Anayasa’yı bir istismar aracı olarak kullanmış, gençleri bir şekilde kandırmış, bölge halkını bu şekilde istismar etmiştir” demiştir. Bu son derece önemli bir tespittir. 1982 Anayasası’nın birçok eksikliğine rağmen belki de en çok sorun oluşturan kısmı budur. Bazı insanları ötekileştirirken bazı insanları inançlarından dolayı ikinci sınıf konumuna iten bu anlayış toplumumuzda birlik ve beraberliği bozmuş, çatışmalara yol açmıştır. Anayasa toplumsal bir uzlaşma metni olmalıdır. Mevcut anayasa siyasete, millî iradeye alan tanımamakta, siyasetin üzerinde gölgeler oluşturmakta, toplumsal barışa ve huzura, ülkenin büyümesine kapı aralamamaktadır. Böyle bir anayasayı kimse tasvip etmemektedir.
Askerî vesayet sisteminin güdümünde kabul edilen 1982 Anayasası’nın vakit kaybedilmeden millî iradenin temsilcileri olan milletvekilleri tarafından hazırlanması ve kabul edilmesi gerekmektedir.
Hiçbir ötekileştirmeye imkan tanımayan; insanı ve emeği merkez alan; insan onurunu yükselten; demokratik, özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu nitelikte; adalet ve eşitlik temeli olan; din, kanaat ve inanç özgürlüğünü güvence altına alan; yasama, yürütme ve yargının her birinin kendi erkine dayanan ahenkli işleyişlerini sağlayan, dezavantajlı konumda bulunanları önceleyen; sosyal hakları, sosyal devlet olmanın gereklerine uygun şekilde düzenleyen bir anayasayı kim istemez…
Bu düşüncelerle Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için, yeni tartışmalara mahal vermemek için öncelikle “sivil anayasa”yı hayata geçirme hususunda herkesin üzerine düşen sorumluluğu yüklenmesini, elini taşın altına koymasını istiyoruz. Herkesin emeği geçecek olan bu anayasa millî irade tarafından kabul edilmiş bir anayasa olacaktır.
Saygılarımla.
Nevzat PAKDİL
Kahramanmaraş Milletvekili
TPB Genel Başkanı