Son söz millete aittir
Millî irade olmadan millî egemenliğin oluşması ve anlaşılması mümkün değildir.
İnsanlar çeşitli ihtiyaçlarından dolayı tarihî süreç içinde topluluklar meydana getirerek yaşamış ve bunun doğal bir sonucu olarak devlet realitesini oluşturmuşlardır. Bir devletin var olabilmesi için millî güvenliğe ve halkını bir arada tutan tarih şuuruna gerekli önem verilmelidir. Devleti iç ve dış tehditlere karşı korumak; siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda geliştirmek ancak millî güvenliğe gereken önemi vermekle mümkündür. Unutmayalım ki değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilmemiz ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmemiz için millî güvenliği etkin kılmalı, tarihimizle bağlarımızı koparmamalıyız.
Millî irade ne bir şahıs, ne bir topluluk, ne de bir kuruma devredilebilir ve paylaşılabilir. Millî iradeyi yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder. Ne askeri, ne polisi, ne medyası, ne işçisi, ne de memuru millî iradeden, millî egemenlikten üstündür.
Günümüzde bazı odak noktaları yahut bazı kurumlar veya kişiler millî iradenin üzerinde rol oynamak isteseler de Meclis buna asla izin vermeyecek, bu hakkını asla, hiçbir şekilde başka biriyle veya birileriyle paylaşmayacaktır. Hiç kimse, hiçbir toplum, hiçbir kurum kendini millî iradeye denk veya millî iradeden üstün görmemelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi millî iradenin tecelligâhı olması durumundan hiçbir koşulda ve hiçbir zaman ödün vermeyecektir. Milletimiz, başında yönetici olarak bulunmasını istediği ferdi kendi oylarıyla seçerek Meclis’e gönderir. Böylece millet yaşamak ve görmek istediklerini her zaman kendisi belirler. Hiç kimse de millete kararından dolayı baskı yapma hakkına sahip değildir. Bizim istediğimizi seçmediler diye hiçbir topluluk milleti zorlama hakkına sahip değildir. Sonuçlardan sonra da halkın seçtiğini beğenmeyip yerine kendi istediğini koymaya çalışmak millî irade prensibine tamamıyla aykırıdır.
Millet, soyut bir kavram olduğundan millet iradesi vekiller ile somutlaştırılmış ve vekillerle can bulmuştur. Millet iradesini milletin seçtiği vekillerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil etmektedir. Halk fikrini seçim zamanlarında sandıkta beyan eder. Tüm bu zincirin sonucunda son söz halka aittir. Cumhuriyet yönetimi halk kendi iradesiyle istediğini seçebildiği, son söze sahip olduğu için en beğenilen yönetim şeklidir.
Millî egemenlik ile millî irade birbirlerine oldukça paralel anlamlara sahiptir. Millî irade olmadan, anlaşılmadan millî egemenliğin oluşması ve anlaşılması, aynı şekilde millî egemenlik anlaşılmadan da millî iradenin kavranabilmesi mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelinde millî egemenlik prensibi yatmaktadır. Bu devletin kimliğine sahip olan insanlar kendilerini temsil etmesini istedikleri ferde oylarını verebilme hakkına ve özgürlüğüne sahiptir. Bu ülkede kimse millete zorla bir şey seçtirmeye yahut milletin seçtiğini indirip kendi seçtiğini yerine koymaya yeltenmemelidir. Bu tutum ve davranış millî egemenlik ilkesine ve millî irade anlayışına ters düşmektedir. Bunu yapanlar yahut yapmaya kalkışanlar millî egemenliği ve millî iradeyi henüz kavrayamamışlar demektir.
Hiç kimse hatırından çıkarmamalıdır ki devletimizde son söz millete aittir.
Saygılarımla.
Nevzat PAKDİL
Kahramanmaraş Milletvekili
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı